
Çin, Tayvan, Trump, ECB
Wall Street’in yarı iletken endeksi, ABD’nin Çin’e yönelik ileri yarı iletken teknolojisi ihracatına daha sıkı kısıtlamalar getirmeyi düşündüğüne dair bir raporun ardından 2020’den bu yana en kötü seansını geçirerek borsada 500 milyar dolardan fazla değer kaybetti. Yatırımcıların artan endişesini işaret eden CBOE Piyasa Volatilitesi endeksi (VIX), altı haftanın en yüksek seviyesine ulaştı. Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump’ın, kilit üretim merkezi Tayvan’ın savunma harcamalarını ABD’ye ödemesi gerektiği yönündeki açıklamaları çip hisselerindeki satışları derinleştirdi.
Çip yatırımcıları için son endişeler, Washington’un son yıllarda Çin’e karşı rekabette stratejik öneme sahip gördüğü ABD yarı iletken üretim sektörüne karşı daha korumacı bir duruş benimsemesinin ardından ortaya çıkıyor. Bloomberg News’in haberine göre ABD, müttefiklerine, şirketlerin Çin’e gelişmiş yarı iletken teknolojisine erişim sağlamaya devam etmesi halinde mevcut en ağır ticaret kısıtlamalarını uygulamayı düşündüğünü bildirdi.
Trump, Tayvan’ın ülkeye hiçbir şey vermediğinden savunması için ABD’ye ödeme yapması gerektiğini söyledi. Bu, dünyanın en büyük sözleşmeli çip üreticisi olan Tayvan’ın TSMC şirketinin ABD’de işlem gören hisselerini %8 düşürdü. Tayvan, küresel çip tedarik zincirinde büyük bir rol oynuyor. Analistler, adadaki herhangi bir çatışmanın küresel ekonomiyi parçalayabileceği konusunda uyardı.
Şimdi de, Çinli şirketler tarafından ABD’de güneş enerjisi üretim tesisleri inşa edilmesinde yaşanan artış, Çin’i yeni kurulan bu endüstriye hakim olma konumuna getirirken, diğer Amerikan fabrikaları federal sübvansiyonlara rağmen rekabette zorlanıyor. Çinli şirketler önümüzdeki yıl ABD topraklarında yıllık en az 20 gigawatt güneş paneli üretim kapasitesine sahip olacak ve bu da ABD pazarının yaklaşık yarısına hizmet etmeye yetecek. Biden Yönetimi temiz enerjide ABD’de iş yaratacak yeni yatırımlar için istekli olsa da, ekonomisi petrol ve gazdan yenilenebilir enerjiye geçerken hükümeti jeopolitik rakibi Çin’e aşırı bağımlılığı önlemek için de çaresiz. Çin destekli şirketler, ham polisilikon ve tamamlanmamış güneş modülleri için yoğun şekilde sübvanse edilen tedarik zincirleri ve düşük maliyetli hükümet finansmanı gibi ABD’deki rakiplerine göre belirgin avantajlara sahiptir. Çinli olmayan şirketler gibi, onlar da Biden’ın imzası olan iklim yasası olan 2022 Enflasyon Azaltma Yasası’na dahil edilen temiz enerji üretimi için ABD sübvansiyonları topluyorlar.
FED yetkilileri Waller ve Williams dün, enflasyondaki iyileşme eğilimi ve işgücü piyasasındaki daha iyi denge göz önüne alındığında, ABD merkez bankasının faiz oranlarını düşürmeye “daha yakın” olduğunu söylediler. Ayrı olarak, Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, enflasyondaki düşüşlerin genişlemeye başlamasından “çok cesaretlendiğini” söyledi. Williams ve Waller, Fed’in 30-31 Temmuz’daki politika toplantısında faiz indirimi olasılığını dışladılar. Bu görüş, finans piyasalarında şu anda toplantıda bir faiz indirimi olasılığının % 5’in altında fiyatlandığı yönündeki görüşe yansıdı. Bu açıklamalar, Eylül ayında borçlanma maliyetlerinde ilk kez bir indirim yapılmasının zeminini hazırladı.
Avrupa Merkez Bankası’nın bugün faiz oranlarını sabit tutması neredeyse kesin gibi görünüyor ancak bir sonraki adımının faiz indirimi olacağı sinyalini veriyor. ECB, geçen ay faiz oranlarını rekor seviyelerden düşürdü ve bu, yaygın olarak beklenen bir hareketti ancak kendi politika yapıcılarından bazıları bunu aceleye getirilmiş olarak değerlendirdi. Yurt içi enflasyon ve ücret artışı inatla yüksek kalmaya devam ettiği için, bir sonraki hareket konusunda daha dikkatli olması bekleniyor. ECB Başkanı Christine Lagarde, fiyat baskılarının beklendiği gibi azaldığını ancak risklerin devam ettiğini, dolayısıyla politika yapıcıların tekrar harekete geçebilmesi için daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğunu savunarak bir denge sağlamaya çalışacaktır.
ECB’nin temel endişesi, özellikle hizmetlerde iç fiyatların yatay seyretmesi ve nispeten hızlı ücret artışının enflasyonu ECB’nin hedefinin üzerinde tutma tehdidi oluşturmasıdır. Ancak çok yıllı ücret anlaşmaları, bu yılın ilerleyen dönemlerinde ücret baskılarının hafifleyeceği yönünde işaretler veriyor ve bu da sonunda daha makul rakamların ortaya çıkacağını gösteriyor. Bir diğer belirsizlik ise ABD Merkez Bankası Fed’in faiz oranlarını ne kadar çabuk düşüreceği. ECB politikası teknik olarak bağımsız olsa da, dünyanın en büyük merkez bankasıyla çok fazla uyumsuz olmak zordur. Daha yüksek ABD oranları yatırımcıları nakitlerini oraya taşımaya teşvik ederek avroyu zayıflatır ve ithal enflasyonu artırır.
Piyasalar yılın geri kalanında iki faiz indirimi ve gelecek yılsonuna kadar beş hamle fiyatlıyor ve son haftalarda hiçbir politika yapıcı bu görüşe itiraz etmedi.