Salt air
Geçen salıdan bu yana yaşanan siyasi olayların fiyatlamalarının yatırım araçlarına etkisini göz önüne aldığınızda, borsa tarafına ilişkin ekim sonuna kadarki süreçte nasıl bir görünüm oluşabilir? Siyasi gündemin sertleşmesi hukuki süreçlerin yatırımcı nezdinde belirsizliği 11,600 seviyesine kadar yükselen BIST’de beklenildiği gibi önce kar satışlarına ardından da pozisyon değişimlerine neden oldu. Tahvil fiyatlarındaki artış piyasanın TCMB’den beklediği indirimler de azalmaya imkan tanıdı. Belirsizlik piyasalar için net kötüdür ve satış baskısına neden olur yukarı denemeler ise tepki niteliğinde kalır. Bu siyasi/hukuk sürecinin ne kadar devam edeceği belirsiz ve ons altındaki yükselişle birlikte yatırımcıların hisseden ne tahvil fonlarından Altın tarafına yöneldiğini görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz Satış baskısı altındaki bu seyrin, 10750 puan seviyesi aşılmadıkça, sürdürmesinin devam etmesini beklemekteyiz. Bu durumda da fibo seviyeleri 10,280 ve 9975 seviyelerine dikkat etmek gerekmektedir. Tansiyonun azalması ya da belirsizliğin azalması endeksin eski zirvesi 11,600’e hedeflenmesine neden olur.
Bu yaşananlar, yabancı yatırımcıların başta borsa olmak üzere TL varlıklardaki pozisyonlanmasını nasıl etkiler? Yabancı satışlarının sertleşmesi, borsa için nasıl riskler doğurur?
BIST Tarafında kesintisiz 9 hafta alım yapan yabancıların satış tarafına geçtiğini gördük. Kredi faizleri ise önce yükseldi sonra geri geldi. 38,98’e düşen gösterge tahvil yeniden 41’e, 31,05’e düşen 10 yıllık tahvilimiz ise 33,10’a yükseldi. Son haftadaki satışlar Türkiye riskinin hala masada olduğunu hatırlattı. Eğer bu çıkış belirsizliklerin artması ile ivme kazanırsa, bankacılık ve sanayi sektörleri başta olmak üzere sert likidite kayıplarıyla endekste zincirleme düşüşler görülebilir. BIST’teki likidite daralması ve fiyat oynaklığı, sadece piyasa arz-talep dengesinden değil, aynı zamanda yabancı yatırımcıların algoritmik ve pasif fon stratejilerinden kaynaklanan satışlardan da beslendiği unutulmamalı. Kritik nokta, yabancıların geri çekilmesi halinde Borsa İstanbul’un sadece yerli yatırımcıların duygusal dalgalarıyla şekillenmesi ve oynaklığın katlanarak yükselmesidir.
TCMB’nin faiz politikasının bu süreçten etkileneceğini düşünüyor musunuz? Siyasi belirsizliklerin yoğunlaştığı bir dönemde TCMB’nin faiz politikasında ani ve agresif adımlar beklemiyoruz. Siyasi tansiyonun yükselmeye devam etmesi halinde TCMB doğrudan siyasi gelişmelere bağlı hareket etmese de, bu tür gelişmelerin piyasa üzerindeki etkileri nedeniyle faiz politikasında ilave sıkılaşma baskısı yaratması muhtemeldir. Komite’nin iletişim tonunu sertleştirmesi ve indirim temposunu yavaşlatması olasıdır. Rezervlerdeki güçlenme, Merkez Bankası’na manevra alanı verse de, politik riskler faiz kararlarının her zamankinden daha temkinli alınmasını zorunlu kılabilir. Bunu son gelişmeler eşliğinde tahvil fiyatlarındaki artıştan görebilmekteyiz. TCMB’den faiz indirim beklentimiz kalan 3 toplantı da 250 şer baz puanlık indirimlerle toplamda 750 baz puanlık indirim.
Bu dalgalı ortamda yatırımcılara önerileriniz, nasıl bir portföy dağılımı önerirsiniz? Yatırımcıların özellikle yurtdışı ve içi siyasi gelişmeler, TCMB faiz kararları, enflasyon verileri, S&P kredi notu güncellemesi, küresel merkez bankalarının politikaları ve jeopolitik riskleri, ABD Merkez Bankası’nın yönlendirmeleri, ECB’nin tutumu, piyasaların seyrini belirleyecek başlıca tarihler olarak öne çıkıyor.
Bu dalgalı ortamda yatırımcılar için en önemli nokta, aşırı risk almadan çeşitlendirilmiş bir portföy yapısı kurmak. Önceliği global belirsizlik ve iç gelişmelerden etkilenen altın, Faiz ortamından yararlanmak ve belirsizlikler azaldığında rahat geçiş yapmak için TL mevduat, kısa vadeli stopajsız hazine kâğıtları ve kalan 1/3’de banka ve gayrimenkul yatırım ortaklıları ağırlıklı hisse senedinde yatırım yapabilirler.
Bu sabah yurtdışına baktığımızda; ABD üretici fiyatlarındaki olumlu seyir, piyasaların bu yıl Fed’den üç faiz indirimi yapma olasılığının daha yüksek olduğunu tahmin etmesine yol açtı. Yatırımcılar, Fed’in gelecek haftaki toplantısında çeyrek puanlık bir hamle yapmasını tam olarak fiyatladılar ve 50 baz puanlık bir indirim olasılığı %8. ÜFE verileri geride kaldığına göre, yatırımcılar şimdi Ağustos ayı tüketici fiyat endeksine odaklanmış durumda. Beklentilere baktığımızda, ana TÜFE’nin bir yıl öncesine göre muhtemelen %2,9 artması, bunun Ocak ayından bu yana en büyük artış olması, çekirdek endeksin ise muhtemelen %3,1’de kalması yönünde. Bugün Avrupa Merkez Bankası’nın faiz oranlarını sabit tutması bekleniyor ancak sıkıntılı ticaret ve siyasi görünüm, bankanın daha fazla gevşeme ihtimalini canlı tutacağı anlamına geliyor.
Teknoloji şirketlerinin yükselişe geçmesiyle Nasdaq vadeli işlemleri %0,2, S&P 500 vadeli işlemleri ise %0,1 yükseldi. Döviz piyasasında, ABD dolarının yön bulmakta zorlanmasıyla hareketler durgun seyretti. Dolar endeksi en son 97,81 seviyesinde yatay seyretti ve bu seviye, yedi haftalık 97,25 dip seviyesinin biraz üzerindeydi. Tahvil piyasasında, 10 yıllık Hazine tahvili getirileri, 10 yıllık tahvil ihalesinin yatırımcıların uzun vadeli ABD tahvillerine olan iştahı hakkındaki endişeleri hafifletmesiyle 4 baz puan düştükten sonra 2 baz puan artarak %4,05’e yükseldi.