
Siyasetin gölgesinde
OVP açıklandı. Açıklanan verilere göre 2026 yılı da beklenildiği gibi enflasyonla mücadelenin öncelik olarak kalacağı sinyali verilmiş. Dış dengede kademeli bir ayarlama öngören ve öngörülen bütçe açığını artıran OVP’de en önemli değişiklik, GSYİH büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi oldu; bu da fiyat istikrarının politika önceliği haline geldiğinin bir işareti.
Plan, 2025’ten 2027’ye kadar her yıl için GSYİH büyüme tahminlerini 0,7 puan aşağıya doğru revize ediyor. Bununla birlikte, büyümenin 2025’teki %3,3’ten 2028’e kadar %5’e çıkması bekleniyor. Bu yıl için %3,3’lük resmi projeksiyon, Piyasa Katılımcıları Anketi’ndeki %2,9’luk konsensüsten daha iyimserken, 2026 yılındaki %3,8’lik tahmini piyasanın %3,7’lik beklentisiyle genel olarak uyumlu. OVP’de özetlenen büyüme yörüngesi, Türkiye’nin uzun vadeli ortalamasının altında kalmaya devam ediyor ve bu da politika yapıcıların hızlı büyüme yerine enflasyonla mücadeleye öncelik verdiğinin bir işareti.
2026 ve 2027 enflasyon tahminleri ise önceki plana göre yukarı yönlü revize edilmiş ve Merkez Bankası’nın ara hedefleriyle uyumlu hale getirilmiş. Önceki OVP’de 2026 için %9,7 olarak belirlenmiş olan enflasyon tahmini, yeni OVP’deyse %16’ya çıkarılmış.
OVP, beklenenden zayıf gelir performansı nedeniyle 2025 merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ya oranı önceki programda yer alan %3,1 tahmininden %3,6’ya, 2026 ise %2,8’den %3,5’e çıkarılmış. Plana göre gelecek yıl faiz dışı harcamalarda ve faiz ödemelerinde kayda değer bir artış beklenirken bu artışın, daha güçlü gelir yaratımıyla telafi edilmesi öngörülüyor.
2025 yılında GSYH’nın %1,4’ü oranında bir cari açık öngörülüyor ve bu açığın 2028 yılına kadar kademeli olarak %1’e düşmesini öngörüyor. Ancak planda öngörülen büyüme yolu, bu dışsal ayarlamanın gerçekleştirilebilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Vergisel olarak baktığımızda dört yıllık (2025-2028) dönemde ödeyeceğimiz vergiler %70,4 seviyesinde artarken aynı dönemde milli gelir artışı %63,1 seviyesinde ki bu da vergili günlerin devam etmesi anlamına gelmekte.
Programda öne çıkan en önemli başlıklardan biri, istihdam piyasasını kökten değiştirebilecek olan 2026 yılında hayata geçirilmesi beklenen “güvenceli esnek” çalışma modeli ki Model; işe alma ve çıkarma, esnek sözleşme ve performansa dayalı ücret gibi hükümleri içeriyor. Programda, 25 yaş altı öğrencilerin BES’e otomatik katılımı da öngörülüyor.
Dolar kuru tahminleri, OVP’deki USD/TRY projeksiyonlarına göre 2025’de %28,5 enflasyona karşılık kurdaki artış %20,7 (dolar 39,63TL) seviyesindeyken 2026’de %16’lık enflasyona karşılık dolar kurundaki artış %17,6 (dolar 46,60TL) seviyesinde bulunmakta.
Dönelim globale ve baş döndürücü globale; son üç dört günde, İngiltere Başbakan Yardımcısı Rayner ve Japonya Başbakanı Ishiba istifa etti, Fransız milletvekilleri Başbakan Francois Bayrou’yu görevden almak için oy kullandı, Arjantin Devlet Başkanı Milei’nin partisi ağır bir yenilgi aldı ve Endonezya uzun süredir görevde olan maliye bakanını aniden değiştirdi. Her yerde siyaset ön planda. Avrupa’daki yatırımcılar artık Cumhurbaşkanı Macron’un iki yıldan kısa bir süre içinde Fransa’nın beşinci başbakanı olarak kimi atayacağına odaklanacak. Macron’un kimi seçeceği veya ne kadar çabuk seçeceği konusunda herhangi bir kural yok, ancak Macron’un ofisi önümüzdeki birkaç gün içinde birini atayacağını söyledi.
Bu çalkantılar arasında Alman sanayisinde en azından döngüsel bir toparlanma umudunun canlılığını koruduğunu gördük. Temmuz ayında, Almanya’daki sanayi üretimi, Haziran ayındaki %0,1’lik aylık artışın ardından Temmuzda aylık bazda %1,3 toparlandı. Yıllık bazda sanayi üretimi %1,5 arttı. Üretimdeki artışın başlıca itici gücü imalat ve otomotiv sektörleriydi. Mevcut ticaret gerginliklerine rağmen, ABD yılın ilk yarısında toplam ihracatın %10’unu oluşturarak en önemli ihracat destinasyonu olmaya ve Çin’e yapılan ihracatın payı düşmeye devam etti ve 2020’deki %8’e kıyasla şu anda yaklaşık %5 seviyesinde. Aynı zamanda, Almanya’nın Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yaptığı ihracatın payı tüm zamanların en yüksek seviyesine (%12) ulaştı.
Euro, 28 Temmuz’dan bu yana en yüksek seviyenin hemen altında ama %0,1 artışla 1,1774 dolara yükseldi. Fransa parlamentosunun dün, Euro bölgesinin ikinci büyük ekonomisini zayıflatan siyasi krizi derinleştiren artan ulusal borcu kontrol altına alma planları nedeniyle hükümeti düşürmesine rağmen euronun değer kazanması sınırlı kaldı.
Çin Halk Bankası, rezervlerine yaklaşık 1,9 ton altın ekleyerek toplam altınını yaklaşık 2.302,3 ton’a çıkardı. Dünya Altın Konseyi’ne göre, küresel merkez bankaları altın alımlarını yavaşlattı, ancak devam eden jeopolitik gerilimlerin talebi sürdürmesi bekleniyor. Altın, ABD faiz indirimlerine yönelik beklentiler ve FED’in bağımsızlığına ilişkin endişeler arasında son günlerde 3.600 dolar/ons’un üzerine çıkarak yeni rekor seviyelere ulaştı. Altın fiyatları bu sabah da yeni bir zirveye ulaştı. Spot altın ons başına %0,5 artışla 3.651 dolara ve Aralık vadeli ABD altın vadeli işlemleri %0,4 artışla 3.690 dolara yükseldi.
Yatırımcılar, iş piyasalarının ilk düşünüldüğünden daha kötü durumda olabileceğini gösterebilecek ABD veri revizyonlarına hazırlanırken, Dolar endeksi, ön gösterge revizyonlarının açıklanması öncesinde 24 Temmuz’dan bu yana en düşük seviye olan 97.344’e geriledi. The Wall Street Journal, bugün ismi açıklanmayan kaynaklara dayandırılarak açıkladığı habere göre; Trump yönetiminin danışmanları, önümüzdeki haftalarda yayınlayabilecekleri Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun iddia edilen eksikliklerini ortaya koyan bir rapor hazırlıyor ve 800.000’e kadar istihdamın aşağı yönlü revize edilmesini bekleniyor. Bu da FED’in maksimum istihdama ulaşma çabalarında geride kaldığının bir işareti olabilir.